Prof. Dr. iur. Muzaffer SEKER

BOOKS

  1. Der türkische und der schweizerische gesetzliche Güterstand im Vergleich, Freiburg im Breisgau 2006.
  2. Sales of security commodities and sofware digital products in internet, İstanbul 2008.
  3. Being counted as Unwritten (BK. M. 21/1, 21/2, 24), Counting Unwritten General Transaction Conditions According to the New Turkish Code of Obligations No. 6098 in the Clip of Absence and Final Invalidity, Istanbul 2015.
  4. Consent of spouse in relation to surety and aval, İstanbul 2017.
  5. Bilimsel Çalışmalar ve Güncel Yargıtay Kararlarıyla Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi ve Bağlantılı Konular

Heading: Der türkische und der schweizerische gesetzliche Güterstand im Vergleich

(Legal commodity regime in Turkish and Swiss law by way of comparison)

Publishing date : 2006

Page : 359

Type : Doctorate Uni. Bern, 2006

ISBN : 3-929345-51-X

Weight : 560 g

Language : German

Arka Kapak Yazısı

DER TÜRKISCHE UND DER SCHWEIZERISCHE GESETZLICHE GÜTERSTAND IM VERGLEICH

Im letzten Jahrhundert, in der Gründungsphase der Republik Türkei, wurden in vielen Rechtsgebieten, so auch im Familien- und Zivilrecht, tiefgreifende Reformen durchgeführt. Am 17. Februar 1926 wurde das Zivilgesetzbuch der Schweiz übernommen. Als ordentlicher Güterstand galt jedoch in der Türkei die Gütertrennung, im Gegensatz zum schweizerischen ZGB von 1907, das die Güterverbindung als ordentlichen Güterstand vorsah.

Zunehmend hat sich gezeigt, dass die Gütertrennung viele Nachteile für die Frau aufwies, da sie keine Beteiligung beider Ehegatten am während der Ehe neugebildeten Vermögen bei Auflösung des Güterstandes vorsieht. Folglich wurde am 22. November 2001 im türkischen Parlament die Errungenschaftsbeteiligung als ordentlicher Güterstand im neuen türkischen ZGB verabschiedet und am 8. Dezember 2001 verkündet. Am 1. Januar 2002 trat das Gesetz in Kraft. Die Errungenschaftsbeteiligung löste also die bis dahin geltende Gütertrennung ab, welche mit den veränderten wirtschaftlichen und sozialen Verhältnissen in der türkischen Gesellschaft nicht mehr vereinbar war. Die türkische Gesetzgebung stützte sich hierbei wiederum auf das in der Schweiz bereits 1988 revidierte Ehegüterrecht.

Da die Einführung der schweizerischen Errungenschaftsbeteiligung als ordentlicher Güterstand für die Türkei ein grosser Fortschritt und folglich die schweizerische Rechtsprechung und Literatur in Bezug auf das Ehegüterrecht für die Türkei auch von grosser Bedeutung ist, behandelt diese Arbeit den türkischen und den schweizerischen ordentlichen Güterstand im Vergleich. Vor der Behandlung der ordentlichen sowie der vertraglichen Güterstände nach schweizerischem und türkischem Zivilgesetzbuch werden die Entwicklungen und Veränderungen im Ehegüterrecht dargelegt. Zudem wird die Gütertrennung ausführlich dargestellt, da sie 75 Jahre lang in der Türkei als gesetzlicher Güterstand galt. Schliesslich werden die Schritte in Richtung der Errungenschaftsbeteiligung im türkischen Recht und die Errungenschaftsbeteiligung als ordentlicher Güterstand in der Schweiz und in der Türkei sowie die Vor- und Nachteile der Errungenschaftsbeteiligung behandelt.

Being counted as unwritten

Muzaffer Şeker

Publishing house: On İki Levha Publishing

Printing date: July, 2015

Publishing place: İstanbul

Number of pages: 352

Sizes: 16,5 x 23,5 cm

Printing: 1

ISBN/Ref: 9786051522623

Category/Categories: Debts law

Concept(s): Debts law [6098]|general processing terms|definite invalidity

Arka Kapak Yazısı

1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Yeni Borçlar Kanunu ile hem yürürlükten kaldırılan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nda önemli değişiklikler yapılmış hem de 818 sayılı Borçlar Kanunu'nda yer almayan bazı yeni düzenlemelere yer verilmiştir. 6098 sayılı Yeni Borçlar Kanunu ile getirilen en önemli düzenlemelerden biri de 19. yüzyıl endüstri devriminin çocuğu olarak nitelendirilen genel işlem koşulları ile ilgili düzenlemelerdir (BK. m. 20 – 25). Genel işlem koşulları içeren sözleşmeler, sözleşmenin karşı tarafının sözleşme yapma hürriyetini sınırlarken, genel işlem koşullarını düzenleyen Borçlar Kanunu hükümleri de genel işlem koşullarını içeren sözleşmeyi önceden tek taraflı olarak hazırlayan güçlü tarafın sözleşme yapma hürriyetini sınırlar. Genel işlem koşulları ile Kanun Koyucu'nun ulaşmak istediği amaç, sözleşme özgürlüğünün kötüye kullanılması sonucunda sözleşme tarafları arasındaki bozulan dengeyi düzelterek, taraflar arasındaki sözleşme adaletini tekrar sağlamaktır. Böylelikle sözleşme özgürlüğünün kötüye kullanılması önlenir ve taraf mağduriyeti engellenerek taraf menfaatlerinin tekrar dengelenmesi sağlanır. Genel işlem koşulları ile bozulan sözleşme adaletini tekrar tesis etme görevi hiç şüphesiz Kanun Koyucu'ya ve hakime düşer. Ancak hakimin bu görevi hakkı ile yerine getirebilmesi için Kanun Koyucu'nun yeterli imkânları hakime vermesi gerekir. İşte genel işlem koşulları ile ilgili düzenlemelerle Kanun Koyucu, hakime bu imkanı vermiştir. Kanun Koyucu genel işlem koşulları ile taraflar arasındaki bozulan menfaat dengesini tekrar kurmayı ve sözleşme adaletini tekrar sağlamayı genel işlem koşulları için çeşitli maddelerde öngörmüş olduğu denetimler yolu ile sağlar. Bu denetimler, kapsam denetimi (BK. m. 21/1), şaşırtıcı genel işlem koşulları denetimi (BK, 21/2), yorum denetimi (BK. m. 23), değiştirme ve yeni düzenleme yapma yasağı denetimi (BK. m. 24) ile içerik denetimi (BK. m. 25) diye sıralanabilir. Kanun Koyucu genel işlem koşulları içinde öngörmüş olduğu bu denetimlere de farklı yaptırımlar bağlamıştır. Kapsam denetiminin (BK. m. 21/1) ve şaşırtıcı genel işlem koşulları (BK, 21/2) denetimi ile değiştirme ve yeni düzenleme yapma yasağı denetiminin (BK. m. 24) yaptırımı yazılmamış sayılma; yorum denetiminin (BK. m. 23) yaptırımı aleyhe yorum; içerik denetiminin (BK. m. 25) yaptırımı ise BK.'nın 27. maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi anlamında kesin hükümsüzlük yani kısmi hükümsüzlüktür. Bu çalışmada genel işlem koşulları ile ilgili genel bir bilgi verildikten sonra öncelikle çalışmanın merkezine oturtulan yazılmamış sayılmanın tanımı yapılmaya çalışılmış, sonrasında BK. m. 21/1, 21/2 ve 24'te düzenlenen yazılmamış sayılma halleri ile ilgili kısa bir değerlendirme yapılmış, yazılmamış sayılmanın hukuki mahiyetinin daha iyi tahlil edilebilmesi için yokluk, kesin hükümsüzlük ve kısmi hükümsüzlükle ilgili kısa bilgiler verilmiş; Kanun Koyucu'ya göre yazılmamış sayılma yaptırımının hukuki niteliği araştırılarak bu kapsamda yazılmamış sayılmanın yokluk/kısmi yokluk olduğuna dair gerekçeler ile yazılmamış sayılmanın kesin hükümsüzlük/kısmi hükümsüzlük olduğuna dair gerekçeler tartışılmış; doktrine göre yazılmamış sayılma yaptırımının hukuki niteliğinin ne olduğu araştırılarak bu kapsamda yazılmamış sayılmanın yokluk/ kısmi yokluk olduğuna dair görüşler ile yazılmamış sayılmanın kesin hükümsüzlük/kısmi kesin hükümsüzlük olduğuna dair görüşlere, yazılmamış sayılmanın yokluk/kısmi yokluk mu kesin hükümsüzlük/kısmi kesin hükümsüzlük mü olduğunun yazılmamış sayılma yaptırımını öngören maddelere göre ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğine dair görüşlere ve yazılmamış sayılmanın kendine özgü bir yaptırım türü olduğuna dair görüşlere; ayrıca yazılmamış sayılma ile ilgili yine doktrinde yapılan diğer görüş ve açıklamalara yer verilmiş; yazılmamış sayılmayı düzenleyen maddelerin hukuki niteliği ele alınmış; yazılmamış sayılma yaptırımının sözleşmeye etkisi ana başlığı altında ise, yazılmamış sayılan genel işlem koşullarının diğer genel işlem koşullarının geçerliliğine etkisi; yazılmamış sayılan genel işlem koşullarının genel işlem koşulları içeren sözleşmenin geçerliliğine etkisi; yazılmamış sayılarak sözleşmenin dışında kalan genel işlem koşullarından dolayı meydana gelebilecek sözleşme boşluklarının giderilmesi; genel işlem koşullarının yazılmamış sayılması halinde sözleşmenin yapılmayacağının ileri sürülememesi ile genel işlem koşullarının yazılmamış sayılması halinde sözleşmenin yapılmayacağının ileri sürülmesi ele alınarak çalışma sonlandırılmıştır.

Consent of spouse in surety and aval

Muzaffer Şeker

Publishing house: On İki Levha Publishing

Printing date: April, 2017

Printing place: istanbul

Number of pages:180

Sizes: 16,5 x 23,5 cm

Printing: 1

ISBN/Ref: 9786051525228

Category/Categories: Debts law

Arka Kapak Yazısı

BK. m. 603 kapsamında gerçek kişilerce, kişisel güvence verilmesine ilişkin her türlü sözleşme için eşin rızası aranacağından, aval için de eşin rızası aranmalıdır. Aksi halde, aval yolu ile BK. m. 584 kolayca dolanılabilecektir. Ancak aval de BK. m. 603 kapsamında değerlendirilirse, eşin rızası kuralından kurtulmak için kefil olmak yerine avale başvurulamayacaktır. Zaten BK. m. 603 ile kefalet hükümlerinin uygulama alanı genişletilerek, kefili koruyucu hükümlerden kurtulmak amacıyla, başka adlar altında yapılan sözleşmelere de kefalet hükümlerinin uygulanacağının düzenlendiği, böylelikle kefalet sözleşmesi yerine, üçüncü kişinin fiilini üstlenme sözleşmesi yapılması gibi, alacaklıların, kefili koruyucu hükümlerden kurtulmalarının ve bu hükümleri dolanmalarının önlenmesinin amaçlandığı da BK. m. 603'ün gerekçesinde açıkça ifade edilmiştir. Diğer taraftan BK. m. 584/3'te, işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, eşin rızasının aranmadığı haller olarak sayılmasına rağmen, avalde de eşin rızasının aranmayacağına dair bu fıkra ile özel bir düzenleme getirilmemiştir. Madem BK. m. 584/3'te aval sayılmamış hem madem Kanun Koyucu BK. m. 603'te bir sınırlama getirmeden, her ne ad altın da olursa olsun, gerçek kişiler tarınfandan verilecek bütün kişisel güvencelerde, eşin rızasının aranacağını düzenlemiştir. O halde BK. m. 603 kapsamında aval içinde eşin rızası aranmalıdır. Unutulmamalıdır ki, BK. m. 603'ün avali de kapsaması halinde, BK. m. 584/3 uyarınca sadece işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler için değil işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek avaller için de eşin rızası aranmayacaktır. Yine, BK. m. 584'de düzenlenen eşin rızası ile ilgili hükmün BK. m. 603 kapsamında avale uygulanmayacağına ilişkin olarak genel hüküm-özel hüküm gerekçesine de başvurulamamalıdır. Zira Kanun Koyucu BK. m. 584/3'ü eklemek sureti ile bu tür yorum yapma imkanını ortadan kaldırmıştır. Gerçekten de Kanun Koyucu BK. m. 584/3'te Ticaret Hukuku ile ilgili hangi hallerde eşin rızasının aranmayacağını genel bir kanun olan Borçlar Kanunu'nda özel bir fıkra ile düzenlediğinden, Ticaret Kanunu'nun Borçlar Kanunu karşısında özel hükümler içerdiği gerekçesine yani doktrin ve yargıtay kararlarında görülen genel hüküm-özel hüküm gerekçesine gidilememeli ve BK. m. 584/3'ün kapsamına girmeyen gerçek kişilerce verilmiş her türlü kişisel güvence için eşin rızası aranmalıdır. Ayrıca eşin rızasının aranması açısından, işlemin bir ticari iş olup olmaması Kanun Koyucu tarafından bir ölçüt olarak kabul edilmemiştir. Avalin BK. m. 603 kapasamında değerlendirilmesi halinde, avalin BK. m. 584/1'in kapsamı dışına çıkması ancak BK. m. 584/3 ile mümkün olur. Yani Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek avaller için de eşin rızası gerekmez. Diğer haller de aval için de eşin rızası gerekir. Avalin ticari iş olup olmaması eşin rızasının aranması bakımından önemli değildir. Unutulmamalıdır ki bazı durumlarda kefalet de ticari bir iş niteliğinde olabilir. Bu mantığa göre, kefalet sözleşmesinin ticari iş niteliğinde olduğu durumda da eşin rızasının aranmaması gerekir. Yine, avalin BK. m. 603 kapsamında değerlendirilmesi halinde, ticari hayatı yavaşlatacağı değerlendirmesi de BK. m. 584/3 kapsamında isabetli bir değerlendirme değildir. Zira BK. m. 584/3'te sayılan kişilerin BK. m. 603 kapsamında aval de dahil kişisel güvence verilmesine ilişkin olarak başka ad altında yaptıkları diğer sözleşmeler için de eşlerinin rızalarını almalarına gerek yoktur. Dolayısıyla BK. m. 584/3'teki düzenleme nedeni ile avalin BK. m. 603 kapsamında değerlendirilmesinin ticari hayata çok büyük bir etkisi olmayacaktır. O halde BK. m. 584/3'te sayılan bu kişiler ile eşin rızasını almak zorunda olmayan diğer kişilerin dışındakilerinin BK. m. 603 kapsamında aval için de eşinin rızasını alması gerekmelidir. Son olarak, kefalet sözleşmesi kurmak isteyen kişinin, eşinin ve ailesinin korunma ihtiyacı ile aval vermek isteyen kişinin eşinin ve ailesinin korunma ihtiyacı arasında nasıl bir fark söz konusu olabilir ki? Aval vermek isteyen kişinin eşi ve ailesi, kefil olmak isteyen kişinin eşi ve ailesine nazaran korunmayı hak etmiyor mu? Tehlike (ekonomik riziko) ve tehlikeye muhatap olan kişi (eş) ve kurum (aile) aynı olmasına rağmen, birinde eşin rızasını arayıp diğerinde aramamak, kanunun içinde ve uygulamasında çelişkiye neden olmaz mı? Böyle bir ikircikli tutum, eşitlik ilkesine aykırı düşmez mi? Bu nedenlerle de aval için eşin rızasının aranmaycağını ileri sürmek mümküm olmamalı ve aval içinde eşin rızası aranmalıdır. Kanun Koyucu'nun BK. m. 584 ve 603'teki amacı (ratio legisi) aileyi korumak olduğuna göre, bu öncelik ticari kaygılarda dahil diğer bütün amaçlardan önce gelmelidir. Zira Kanun Koyucu bu hükümlerle ticari hayatı değil, özellikle aile hayatını korumak istemiştir. BK. m. 584'deki bu amacını da BK. m. 603 ile perçinlemiştir. Hatta benzer düşüncelerle İsviçre Borçlar Kanunu'nun 494. maddesinin 2. fıkrası (Art. 494/2 OR), 1 Aralık 2005 tarihinde geçerli olmak üzere, 17 Haziran 2005 tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır. Bu nedenlerle aval için eşin rızasının aranmayacağını ileri sürmek mümküm olmamalı ve aval için de eşin rızası aranmalıdır.




Bilimsel Çalışmalar ve Güncel Yargıtay Kararlarıyla Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi ve Bağlantılı Konular

Muzaffer Şeker

Yayınevi: On İki Levha Yayıncılık

Basım Tarihi: 2022 Ocak

Basım Yeri: İstanbul

Sayfa Sayısı: 590

Boyut: 16,2 x 23,5 cm.

ISBN/Ref: 9786254320934

Kitapta İşlenilen Bazı Konular:

Katılma Alacağının Hacze Konu Olması Yasal Mal Rejimi Devam Ettiği Müddetçe Alacaklıların Eşin Katılma Alacağına El Atıp Atamayacakları Eşin Paylı Mülkiyetteki Payının Hacze Konu Olması Şahsi Borçlardan Dolayı Eşin Bütün Malvarlığı ile Sorumluluğu Eşin İcra Takibine Yönelmesi Eşin İflası ve Yasal Mal Rejimi ile İlişkisi Eşin ve Eşlerin Üçüncü Kişilerle Yaptıkları Hukuki İşlemlerden Kaynaklanan Borçlarından Dolayı Cebri İcra Yolu ile Takipleri Eşin Kişisel Borçlarından Dolayı Cebri İcra Yolu ile Takibi Eşin ve Eşlerin Üçüncü Kişilerle Hukuki İşlem Yapmaları Eşin Ancak Diğerinin Rızasını Alarak Yapabileceği Hukuki İşlemler Eşin Borçlarının Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi Kapsamında Mal Gruplarına Özgülenmesi Eşler Arasındaki Borçlar ve İcra Takibi Eşler Arasındaki Borçların Zamanaşımı Ödeme Gücü Zayıf Olan Eşe Önel Verilmesi ve İcra Takibine Etkileri Miras Hükümlerine ve Yasal Mal Rejimine Göre İki Ayrı Tasfiyenin Yapılması ve Aile Konutunun Sağ Kalan Eşe Özgülenmesi (MK M. 240, 652) Eşlerden Birinin Ölümü Halinde Birbirinden Bağımsız İki Ayrı Tasfiyenin Yapılması Gerekliliği Yasal Mal Rejimi Tasfiyesinin Miras Tasfiyesine Olan Önceliği Sağ Kalan Eşin Mirasçılığının Katılma Alacağına Etkisi Ölüm Halinde Terekenin Kişisel Mallar ile İlişkisi Ölüm Halinde Terekenin Edinilmiş Mallar ile İlişkisi Ölen Eşin Yasal Mal Rejiminden Kaynaklanan Katılma Alacağı Hakkının Mirasçılarına Geçmesi 4722 Sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun Madde 10/3'te Öngörülen Bir Yıllık Süre Geçtikten Sonra Kurulacak Mal Rejimi Sözleşmesi ile Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin 01.01.2002'den Önce Kurulan Evlilikler İçin Evlilik Tarihinden İtibaren Uygulanabilirliğinin Tartışılması Genel Olarak Evliliğin ve Yasal Mal Rejiminin Eşlerin Hukuki İşlem Ehliyetine Etkisi Yeni Türk Yasal Mal Rejimi Olan Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi Yasal Mal Rejimi Kapsamında Eşlerin Borçlarından Dolayı Sorumluluğu Yasal Mal Rejiminin Sona Ermesi ve Tasfiyesi Artık Değerin ve Katılma Alacağının Hesaplanması Üçüncü Kişilere Karşı Dava Yeni Türk Yasal Mal Rejimi Olan Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Kaynak Kanun'dan Farklı Olan Yönleri Zina veya Hayata Kast Nedeniyle Boşanma Halinde Kusurlu Eşin Artık Değerdeki Pay Oranının Hakkaniyete Uygun Olarak Azaltılması veya Kaldırılması Ev İşlerini Yürüten, Çocuklara Bakan veya Diğer Eşin İş Yerinde Çalışan Eşe Üzerinde Serbestçe Tasarruf Edebileceği Bir Meblağın Özgülenmesi (Art. 164 ZGB) Evlilik Birliğinin Kendisine Yüklediği Yükümlülükten Daha Fazla Eşine Mesleğinde veya İşyerinde Yardım Eden veya Evlilik Birliğinin Giderlerine Daha Fazla Katkıda Bulunan Eşin Uygun Bir Tazminat İsteme Hakkı (Art. 165 ZGB)(ARKA KAPAKTAN)